29 September, 2014

#hadibakalim2014te41kitap-34.

Bu gün,gri bir gün.Her zamanki Pazar ertesilerimden değil,pilatesten ve yürüyüşten kaytardığım,battaniye altı uzun oturmayı şimdilik tercih ettiğim bir gün.Yeni kitabımın içinde bir süreliğine kaybolmak istiyorum,yanımda papatya çayım.Saat henüz 11,kıllı bebeler yüzünden 6:30 cıvarında huysuz kalkmış,ütülerini bitirmiş,ne zamandır ertelediğim telefon görüşmesini yapmış olmanın hafifliği içindeyim aynı zamanda.Belki öğleden sonra canlanır,biraz iş yaparım,bakalım.

Istanbul plakalı kitabımın paylaşımına buyrun.Serap'cımdan ödünç alınmışlardan 5.si,keşke ödünç almayıp kendim sahip olsaydım dediğim 2.



Daha önce Düğümlere Üfleyen Kadınları okumuş,pek sevmiştim.Bunu da seversin demişti canımcım.

Bu sefer Ece Temelkuran'ın tanıtılma faslı ile başladım ve teşekkür yazısı ile.Ki bu kısmı hep okurum ama o gün,o satırlar nedense beni pek gururlandırdı,duygulandırdı.Başarılı,ilham veren,hayatımın bir köşesine güzellik katan kadınların varlığına hep müteşekkir olucam.


Kuşlu defter,notları almak için hazırda hep bekledi.


Şu yukarıda gördüğünüz cümlenin bende yarattığı etki,tüm gün sürdü tuhaf bir buruklukla.Serap'a gönderdiğim fotoda,bu cümlenin yarattığı duyguyu burada yazmaya blogcu terbiyem el vermiyor(kızaran bir ben)


Sonra bir de,babanın mektupları...Offff...Sen bir yanlışlık olamayacak kadar güzelsin...


Üstte Serap'ın çizdiği(muhtemelen cetvelle;)) dokunan başka cümleler.

Bir de benim not aldıklarım:

** etimden et koparıyorum seni gönderirken.yalnız seni değil,bu savaşın ortasında sığındığım tüm hatıraları da gönderiyorum denizlerin ötesine.çünkü burada insanlar bir yanlışlık gibi ölüveriyor.sen bir yanlışlık olamayacak kadar güzelsin.

** "bu ülkeden geri götüreceğim tek şeyin para olduğunu sanıyordum.herkes gibi bir hayat kurmayı hayal etmiştim" demişti.oysa annen herkes gibi biri değildi,ya da kim bilir belki de hepimize yaptığı gibi onu da bir roman kahramanına dönüştürmüştü.Filipina'm herkesi olduğundan daha kahraman yapar Beyrut.

***sanırım sana mektup yazmak ruhuma gövdemden başka bir ev kurmaya yarıyor.temiz ve yarasız bir ev.çünkü artık hiçbir/şeyin parçası olmak istemiyorum.

*insanlara bakmayı unutmazsan aslında hiç korkmazsın.

**büyüyünce güneşe bak,anlayacaksın.ışığın izi kalır gözde;kendi kadar,kendi biçiminde.bir kör leke bırakır neye baksan.annen benim gözümde bir ışık lekesi gibidir.gözlerimi kapatınca o leke zonkluyor göz karanlığımda.açınca,herbir kıpırtısında gözümün,oraya buraya gördüğüm şeylerin üzerinde hercai,kara mor bir yara gibi bir damga olarak beliriyor.geçmesin istiyorum.baktığım herşeyde kara-mor bir yara gibi açılsın istiyorum,yoksa o da bu savaşta kaybettiğimiz herşey gibi,hiç olmamış gibi olacak.annen bende bir ışık lekesidir tatlı kıbbem,çıkmaz....

Gibi cümleler beni pek etkileyen.Deniz'in öpmek istediğinde gösterdiği yürekliliği,Ziad'ın Doğulu Batılılığını,Dr Hamza ve mektuplarını sanırım hiç unutmayacağım.

#mutlupazarertesiler olsun,guzel Eylül'üm güle güle gitsin,ardından gelen de tüm güzellikleriyle gelsin hepimiz için.Mutlu haftalar,iyi okumalar❤️

No comments:

Post a Comment